Dünyanın Merkezi : Manhattan











New York’a yapacağınız yaklaşık bir haftalık bir seyahatte, hem alışveriş yapıp, hem simgeleşmiş yapı ve müzelerini ziyaret edip hem de bir New Yorker gibi Manhattan’ın en hip mekanlarının tadını çıkaracağınızı sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Tüm bunları yapabilmeniz için ya New York’ta en az iki hafta yaşamanız ya da New York’u birden fazla defa zirayet etmeniz gerekecek.
New York’un kalbi Manhattan adası, batısında Hudson nehri ile New Jersey şehrinden ayrılıyor. Manhattan adası kuzeyinde Bronx, doğusunda Brooklyn ve Queens ile New York’un meşhur dörtlüsünü oluşturuyor. İnsanlar artan konut fiyatları sebebiyle Manhattan’da çalışıp, diğer bölgelerde yaşamayı zorunlu olarak tercih ediyorlar.
Manhattan tüm dünyanın stres başkenti olmalı. Sokaklar koşuşturan, şaşkın insanlarla dolu. Şehrin enerjisi turistlere de yansıyor olacak, etraf panik içinde birbirinin önüne geçmek isteyen turist kaynıyor. Zaten New Yorklular da kendi şehirlerinde fotoğraf çekmeyen turistler gibiler. Manhattan’a ilk gidişte kayıtsız kalmak, ondan etkilenmemek mümkün değil. Bir taraftan bir Simcity oyunundaki kadar itina ile ölçülüp biçilerek çizilmiş, dikey uzanan 13 cadde ve caddeleri yatay kesen 200’den fazla sokaktan oluşan fazlaca düzenli bir şehir, diğer tarafta adadanın aşırı nüfusu taşıyamamasından kaynaklanan kaos ve kirlilik. Bu şehir, her noktasında dört yönü farkına vardıracak kadar düzgünken, aynı anda her an kaybolmuşluk hissini yaşattırıyor. Bir turist olarak bu şehirde bir hafta bile yaşayamayı beceremezken, aklı başında Amerikalı’nın burada yaşamak için verdiği savaşa anlam veremeyeceksiniz. İşte bu, Manhattan’da bir New Yorker gibi yaşamadan asla çözemeyeceğiniz bir sır olacak.
New York ziyaretinizde otelde kalacaksanız, eğer karşılayabiliyorsanız mutlaka Manhattan adasını tercih edin. Eğer daha düşük ücretli bir konaklama tercih ediyorsanız, Manhattan mutlaka metro veya otobüs kullanarak ulaşabileceğiniz bir noktada olsun. Aksi durumda, Manhattan otellerinin fiyat farkını taksilere vermiş olursunuz. Otomobil kiralamayı aklınızdan bile geçirmeyin, şehirde çok ciddi bir otopark problemi var ve otoparklar 1 saati 10$’ı bir promosyon teklifi olarak sunuyorlar.
Central Park, Manhattan’ın akciğerleri şehrin tam ortasında 59. ve 110. sokaklar arasında 4 km lik uzunluğunda, 5. ve 8. caddeler arasında 800 m eninde. Şehrin griliği arasında, Central Park ilaç gibi gelecek. Mutlaka haftasonu ve piknik çantanızı hazırlayıp gidin. New Yorklular form tutmak için ter dökerken, siz çimlerin üzerinde yayılıp kahvaltınızı yapın.
Time Square 6. ve 8 cadde ile 42. ve 53. sokaklar arasında, Broadway caddesi kuzeyden güneye doğru çapraz olarak iner ve tam Time Square’in meydanında 7. Cadde ile birleşir. İşte burası Manhattan’in ışıklı kalbidir. Burada ister istemez kafanızı ensenize yapıştırıp 360 derece dönerek reklam panolarını seyredeceksiniz. Time Square’de kendinizi dünyanın merkezinde sanıp, aşırı enerjisinden kendinizi sarhoş hissedebilirsiniz. Buradaki aşırılık sizi rahatsız edecek. Time Square’e bir daha sadece müzikaller için gelirsiniz. Müzikal biletleri 3-5 gün öncesinden bitiyor. Müzikal sevmem deseniz bile mutlaka gitmeden önce ilginizi çeken bir müzikale, ilk geceniz için bilet alın. Sonrasında Broadway müzikali tecrübesini tekrar yaşamak isterseniz bilet alma sansınız olur.
5th Avenue, Manhattan’ın bu meşhur caddesinde, 50. ve 59. Sokakları arasında en lüks mağazaları görebilirsiniz. 5th Avenue’ya gidip, Audrey Hepburn’ün Breakfast at Tiffany filmindeki sahnelerini gözünüzde canlandırmamak mümkün değil.
Doğudan Batıya benzersiz mahalleler :
Chinatown – Little Italy – SoHo – Greenwich Village Manhattan’ın güneyinde bulunan bu dört komşu mahallesini, aynı gün yürüyerek gezebilirsiniz. Diğer şehirlerdeki Chinatown’ları gezdiyseniz, sakın Manhattan’ınkiyle bir tutmayın. Burası Chinatown değil, adeta China. Çin mahallesinde artan nüfus, daralan iş imkanı Chinatown’un genişleyip, Little Italy mahallesini de yutmasına sebep olmuş. Little Italy’de Godfather t-shirtü satan Çinli esnafı görünce hayal kırıklığına uğramayın. Yürüyüşe Chinatown’un doğusundan başlayın. Ara sokalara dalmamaya ve sizi sahte saat, çanta satmak için dükkanlarının alt katlarına davet eden sevimli Çinlilere yüz vermemeye dikkat edin. Dükkanlarına bir girdiniz mi, sertleşen tavırları karşısında satın almadan dükkanı terk etmek çok zorlayıcı oluyor. Yol üstünde tezgahlarda satılan rengarenk egzotik meyvelerin tadına bakın, yemezseniz sonradan aklınıza düşebilir. Batıya doğru ilerlediğinizde sağda İtalyan bayrakları ile dolu bir sokak göreceksiniz, burası Little Italy. Buradaki restorantlarda iyi bir öğlen yemeği yiyebilirsiniz. İlerlediğinizde SoHo’ya ulaşacaksınız. SoHo sanat galerileri ve butik dükkanları ile ünlenmiş ve kendini geliştirmiş bir mahalle. Bir kahve molası da burada verdikten sonra, ha gayret Greenwich Village’a ilerleyebilirsiniz. Greenwich Village, New York Üniversitesi’nin de burada bulunması sebebiyle kafeler ve ilginç küçük dükkanlarla dolu. Eğer üniversitenin açık olduğu bir döneme denk gelirseniz daha renkli bir mahalle bulacaksınız. Burada mahallenin meydanı sayılan Washington Square Park’a kadar ilerleyip, benzersiz mahalleler turunu bitirebilirsiniz.
Meşhur Altılı : İkonlar ve Müzeler
New York’un simgeleri Statue of Liberty ile Empire State ve meşhur müzeleri Metropolitan, Modern Art, Guggenheim ve American Museum of National History. Bu meşhur altı aktiviteyi yapmak istiyorsanız mutlaka ilk günden City Pass satın alın. Bu bilet sayesinde 6 girişi yaklaşık %40 daha ucuza satın alıp, uzayıp giden bilet kuyruklarında beklemekten kurtulacaksınız. City Pass sizi bilet kuyruğundan kurtaracak ama kendinizi şimdiden güvenlik ve giriş kuyruklarında beklemeye hazırlayın, sonradan moraliniz bozulmasın.Statue of Liberty adasına, Manhattan’ın güneyinden tekne ile götürüyorlar. Bu deniz yolculuğu sayesinde sadece Özgürlük Anıtı’nı görmekle kalmayıp, Wall Street gökdelenlerini batıda New Jersey, doğuda Brooklyn manzarası ile göreceksiniz. Bu manzarayı, felaket filmlerinde ilk yok olan olmasına alıştığımız Statue of Liberty’nin çekimlerinden hatırlayacaksınız.Empire State gezinizi havanın açık olduğu bir güne denk getirmeyi deneyin. Vaktiniz kalırsa hem gündüz hem de gece çıkıp, iki benzersiz manzara seyredebilirsiniz. Müzelerin resmi web sitelerini ziyaret edip, orada neler bulabileceğinize bir göz atın. Modern Art müzesi 53. caddede, her an uğrayabileceğiniz bir uzaklıkta. Eğer sanatla pek ilginiz yoksa ve müzeler sizi çekmiyorsa bile, kendinizi zorlayın ve mutlaka Modern Art’a girin. Monet’nin nilüferlerini, Andy Warhol’un Marlyn’ini, birkaç Dali, Picasso ve Van Gogh görünce belki biraz içiniz açılır. Metropolitan ve Guggenheim Central Park’ın doğusunda, ve American Museum of National History ise batısında. Yapacağınız Central Park gezilerinde bir doğu bir de batıya gidip, bu müzeleri de aradan çıkarabilirsiniz. Metropolitan Müzesi büyük koleksiyonu ile epey zamanınızı alacaktır. Metropolitan’dan kuzeye, Guggenheim müzesine doğru yürürken, Manhattan’ın ofis ve dükkanlardan arınmış, şık apartmanlarını görebilirsiniz. Modern sanata pek ilginiz yoksa, Guggenheim’da sınırlarınızı zorlamayın. Ancak bina sıradışı tasarımı ile dıştan da içten de görülmeli. Guggenheim’ın spiral şeklinde kıvrılan katlarına içeriden de bir bakın. Zaten sadece giriş katında fotoğraf çekmeye izin veriliyor, onu da bilet almadan yapabilirsiniz. American Museum of National History’de ise meşhur dinazor iskeletini ve uzay merkezini görebilirsiniz.


İyi eğlenceler

4 yorum:

ipek aral kisioğlu dedi ki...

Harika, ellerinize sağlık :D

Stil Direktoru dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
TAZE NANE dedi ki...

Fotoğraflar harika benim için.
Yazıda güzel bilgilendirici.
Sevgiler.

Müge Hestbaek dedi ki...

1 ay oldu NY'tan geleli... 3 haftalık koca bir xmas tatili... ne güzel yazmışsın ve 1 haftanın yetmediği konusunda ne kadar haklısın. 3 hafta bile yetmiyor, hep söylerim en az bir sene yaşanmalı NY'ta! ben yapamadım, yapabilen yapsın derim! Sevgiler...

Yorum Gönder

Travel Pictures